1 Kilo Kıymadan Kaç Tane Kadınbudu Köfte Çıkar? Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü: Bir Eğitimcinin Girişi Öğrenme, hayat boyu süren bir yolculuktur. Birçok insan, farklı beceriler edinme sürecinde çoğu zaman gözle görülür sonuçlara odaklanır. Ancak bazen, ne kadar öğrenildiği ve öğrenmenin nasıl bir etki yarattığı konusunda daha derin düşünmemiz gerekir. Bir eğitimci olarak, öğrenme sürecinin yalnızca bilgi edinme değil, aynı zamanda pratik deneyimler ve uygulamalarla pekiştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Her şeyin bir “hesaplaması” vardır, tıpkı mutfakta pişirilen yemeklerin de! Şimdi, “1 kilo kıymadan kaç tane kadınbudu köfte çıkar?” sorusuna, basit bir yemek tarifinin ötesinde bir eğitimsel bakış açısıyla yaklaşalım. Bu soruyu, pedagojik teoriler,…
8 YorumEtiket: bir
İsilik Kimlerde Olur? Psikolojik Bir Mercekten Bakış İnsan davranışları, bazen bedenin dışa vurduğu gizli bir dil gibi işler. Bizi etkileyen duygular, düşünceler ve toplumsal yapılar, bedenimizi farklı şekillerde ifade eder. Psikolog olarak, bu beden dili ve içsel dünyamız arasındaki ilişkiyi incelemek her zaman ilgi çekici olmuştur. “İsilik kimlerde olur?” sorusu da bu ilişkiyi anlamanın bir parçasıdır. İnsanların vücutlarında oluşan hastalıklar, bazen duygusal bir yanıt, bazen de bilişsel bir tepkidir. İsilik, bu anlamda sadece fiziksel değil, psikolojik bir olgudur. Peki, isilik hangi kişilerde daha sık görülür? Bunu psikolojik açıdan nasıl ele alabiliriz? Gelin, bilişsel, duygusal ve sosyal psikoloji boyutlarında bir inceleme…
4 YorumStresten Seğirme Olur Mu? Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir Analiz Giriş: Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzenin Bedensel Yansıması Siyaset bilimi, yalnızca kurumlar, ideolojiler ve güç dinamikleri etrafında şekillenen bir alan değildir. Aynı zamanda bireylerin bedeninde, zihninde ve günlük yaşamlarında kendisini gösteren, karmaşık ve çok yönlü bir etkileşimler ağının sonucudur. İnsanlar, sadece vatandaşlar ya da bireyler olarak değil, aynı zamanda toplumun kurallarına, ideolojik baskılarına ve güçlü aktörlerin stratejik hesaplarına göre biçimlenmiş varlıklardır. Bu bağlamda, bedenin tepkilerini, bireyin güç ilişkileri ve toplumsal düzenle olan etkileşiminin bir yansıması olarak görmek, bir siyaset bilimcisinin bakış açısına oldukça uygundur. Beden, sadece bireysel bir varlık olmanın ötesinde,…
6 Yorumİbretname Ne Demek? Antropolojik Bir Bakış Giriş: Kültürlerin Derinliklerine Yolculuk Bir antropolog olarak, kültürlerin çeşitliliği her zaman ilgimi çekmiştir. İnsanlar, tarih boyunca birikmiş deneyimlerini çeşitli biçimlerde aktarmışlar, yaşamlarını anlamlandırmaya yönelik semboller ve ritüeller geliştirmişlerdir. Her kültür, kendi değerleri, inançları ve sosyal yapıları etrafında şekillenir. Bu kültürel izlerin izini sürmek, bir toplumun geçmişini ve bugünü anlamada önemli bir yol haritasıdır. Bugün, “İbretname” kavramına antropolojik bir bakış açısıyla odaklanarak, kültürlerin derinliklerine inmeye çalışacağım. Peki, “İbretname” ne demek? Bu terimi anlamadan önce, insanlık tarihindeki ders alma, öğrenme ve bilgi aktarımını nasıl şekillendirdiğini keşfetmek gerekir. İbretname, aslında geçmişin hatalarından ders çıkarma amacını güden, bir…
8 Yorumİbraz Etmek Ne Demek? Felsefi Bir İnceleme Dil, insanın dünyayı anlamlandırma biçiminin temel aracıdır. Her kelime, her cümle, bir düşüncenin, bir eylemin ve hatta bir varoluşun izini taşır. Filozoflar, dilin sadece iletişimdeki rolünü değil, aynı zamanda insanın dünyayla kurduğu ilişkiyi nasıl şekillendirdiğini de incelerler. İbraz etmek, dilde belirli bir anlam taşıyan ancak aynı zamanda derin felsefi boyutları olan bir eylemdir. Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “ibraz etmek”, bir belgeyi veya bilgiyi göstermek, sunmak anlamına gelir. Ancak bu basit tanımın ötesinde, ibraz etmenin ontolojik, epistemolojik ve etik boyutları üzerinde düşünmek, çok daha derin bir anlayışa ulaşmamızı sağlar. Ontolojik Perspektif: İbraz Etmek…
8 YorumAnkara’daki Evliyalar: Bilimin Işığında Manevi İzlerin Peşinde Hiç düşündünüz mü, modern bilimin merkezlerinden biri olan Ankara’da neden hâlâ yüzlerce yıllık türbeler, yatırlar ve evliya mezarları var? Bu sorunun cevabı yalnızca inançla ilgili değil; aynı zamanda sosyoloji, tarih, antropoloji ve psikoloji gibi bilim dallarının da kesişim noktasında yatıyor. Gelin, bu kadim şehirdeki evliyaların kimler olduğunu ve onların varlığının insanlık tarihine nasıl ışık tuttuğunu, bilimsel bir merakla birlikte keşfedelim. Ankara’da Evliya Kültü: İnançtan Öte Bir Sosyal Gerçeklik Evliya kelimesi, “Allah’a yakın olan, manevî olgunluğa erişmiş kişi” anlamına gelir. Ancak bu kavram yalnızca dinî bir anlam taşımakla kalmaz; aynı zamanda toplumların kimliğini şekillendiren…
8 YorumGoogle Haberleri Ana Ekrana Ekleme: Kültürlerin Dijital Ritüelleri ve Kimlik Yapıları Üzerine Bir Antropolojik İnceleme Kültürler, bir toplumun ortak değerleri, ritüelleri, sembolleri ve kimlikleri etrafında şekillenir. Her kültür, kendine özgü bir dünyaya bakış açısı, yaşam biçimi ve teknolojiyi kullanma tarzı geliştirir. Dijital çağda, bu kültürel yapılar artık sadece fiziksel dünyada değil, sanal ortamda da varlıklarını sürdürüyor. Teknolojik gelişmeler, kültürler arası etkileşimi güçlendirirken, aynı zamanda dijital ritüelleri ve sembolleri de şekillendiriyor. Örneğin, Google Haberleri gibi uygulamaların günlük yaşantımıza dahil olması, bir kültürel pratiğe dönüşmüş durumda. Bu yazıda, Google Haberleri’nin ana ekrana eklenmesi sürecini, bir antropologun gözünden dijital ritüeller, semboller ve topluluk…
8 YorumEski Türklerde Göçebelik Ne Demek? Edebiyatın Işığında Bir Yolculuk Kelimelerin gücüne inanan bir edebiyatçı için, tarih yalnızca olayların değil, anlamların da hikâyesidir. Her sözcük, geçmişin yankısını bugüne taşır; her anlatı, bir toplumun ruhunu dile getirir. “Göçebelik” kelimesi, Eski Türkler için yalnızca bir yaşam biçimini değil, aynı zamanda bir varoluş felsefesini anlatır. Bu kelimenin içinde hem rüzgârın özgürlüğü, hem toprağın geçiciliği, hem de insanın dünyayla kurduğu o ince bağ vardır. Bu yazıda, Eski Türklerde göçebelik kavramını edebi bir perspektifle ele alacak; destanlardan karakterlere, imgelerden temalara uzanan bir anlatı yolculuğuna çıkacağız. Göçebelik: Edebî Bir Kavram Olarak Hareket ve Hafıza Edebiyatın dünyasında “göç”…
8 YorumHacet Eski Türkçede Ne Demek? Bir Hikâye Arasında Keşif Bir zamanlar, Anadolu’nun kuytu köylerinden birinde, eski zamanların rüzgarları arasında bir çift yaşamaktaydı. Ahmet ve Ayşe… Birbirlerine sıkı sıkıya bağlı, hayatın zorluklarıyla boğuşan ama bir o kadar da güçlü, sevgi dolu bir çiftti. Onların hikâyesi, belki de birçoğumuzun hayatına çok benzerdi. Sadece aşk değil, hayatta kalma mücadelesi de vardı. Bir gün, Ayşe’nin büyükannesinden öğrendiği bir kelime, tüm yaşamlarını değiştirecekti: hacet. Ayşe, bir sabah köy meydanında, yaşlı kadınlarla sohbet ederken birden bu kelimeyi duydu. Hacet, eski Türkçede bir kelimeydi ve uzun zamandır kullanılmaz olmuştu. Fakat bir yanda Ahmet, erkeklerin genelde “çözüm odaklı”…
6 YorumMaksim Gazinosu Neden Kapandı? Bir Pedagojik Bakışla Toplumsal Değişim ve Öğrenme Süreçleri “Her öğrenme süreci, bir dönüşüm yaratır. Peki, toplumsal dönüşüm sürecinde Maksim Gazinosu’nun kapanışı neyi temsil ediyor?” Bir eğitimci olarak, insan toplumlarının eğitim ve öğrenme süreçlerinden nasıl etkilendiğini her zaman merak etmişimdir. Öğrenme, yalnızca bireylerin bilgi edinmesi değil, aynı zamanda toplumsal yapıları, kültürel normları ve sosyal ilişkileri dönüştüren bir güçtür. Bu dönüşüm, geçmişten günümüze kültürel simgeler ve toplumsal yapılar aracılığıyla kendini gösterir. Maksim Gazinosu, Türk eğlence dünyasında bir dönemin simgesi haline gelmiş bir mekândı. 1950’lerden itibaren İstanbul’un en önemli gece kulüplerinden biri olarak ün kazanan Maksim, toplumsal değişimlerin, bireysel…
6 Yorum